Türkiye ekonomisi zorlu günleri geride bıraktı. Dezenflasyon süreci başlarken cari açıkta gerileme, ihracatta artış, gri listeden çıkma, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının not yükseltişi, para politikasındaki rasyonelleşme, mali disiplin, Orta Vadeli Program kapsamındaki tedbirler gibi birçok önemli gelişme yaşandı.
Piyasalar ekonomiye ilişkin bu gelişmeleri kayda almamış gibi davranmaya başladı. Borsa İstanbul hızlı düşüş yaşarken döviz kurlarında artış başladı. Baz etkisi nedeniyle enflasyon düşüşe geçse de aylık enflasyonun yüksek olması yüksek faiz ortamının devamına işaret etti.
BORSA İSTANBUL TARİHİ ZİRVESİNDEN DÜŞTÜ
Borsa İstanbul tarihi zirvesi olan 11 bin 245 puan seviyesinden 8869 puana kadar geriledi. Yüzde 20 oranında kayıp yaşayan BİST’te hisse bazlı bakıldığında yatırımların kayıpları daha da derinleşti. Parasını mevduatta risksiz olarak değerlendirselerdi 1 milyon liraya 3 ayda yüzde yüzde 13 oranında bileşik faiz getirisi gelir ve anapara+faizin brüt getirisi 1 milyon 130 bin lira oluyordu.
Yatırımcıların borsadan zararlarını çıkarması için yüzde 20'lik zararın silinip üstüne de hızla yükselmesi gerekiyor ki 2.5 aylık kayıp hızla ortadan kalksın.
MEVDUAT FAİZİNDEKİ YÜKSEKLİK YATIRIMCIYI CEZBEDİYOR
Türk Lirası mevduata uygulanan yüksek faiz yatırımcıları risksiz ortama yönlendiriyor. Bankaların yıllık yüzde 50 faiz vermesi ve bir süredir de yüksek faiz ortamının devam etmesi bileşik faiz açısından enflasyonun üzerinde reel getiri sağlıyor. (Not: 1 yıl boyunca yüzde 50 civarında yıllık faiz alınması durumunda enflasyonun üzerinde reel getiri sağlanmış oluyordu.)
YABANCI YATIRIMCININ PAYI AZALIYOR
Borsa İstanbul’da yurt dışında yerleşik kişilerin hisse senedi stokları piyasa değeri 34 milyar 50 milyon dolar olarak gerçekleşti.
DİBS (Kesin Alım) stokları 15 milyar 968,3 milyon dolar, DİBS (Ters Repo) stokları 5 milyar 119,2 milyon dolar, DİBS (Teminat) stokları 5 milyar 119,2 milyon dolar oldu. Genel yönetim dışındaki sektör ihraçları 280,7 milyon dolar seviyesinde açıklandı.
Uzmanlar Borsa İstanbul’daki düşüşü ve yatırımcılara tavsiyelerini açıkladı…
"BİST’TE YIL SONUNDA 11 BİN PUAN GÖRÜLEBİLİR"
Eral Karayazıcı - Inveo Portföy - Fon Yönetim Müdürü
İlk yarıyılda yüzde 28 artış kaydederek 253 dolardan 325 dolaraa yükselen BIST ikinci yarıyılda satıcılı bir seyre sahne oluyor. Ekim ayının ilk haftası içinde 263 dolara geriledi ve 2024 getiri oranı dolar bazında yüzde 4’e düştü.
Şartlar iyi olduğunda borsalarda fiyatların kötü (yüksek) şartlar kötü olduğunda ise fiyatların iyi (yani ucuz) olması finansal piyasaların değişmez kuralıdır.
Ben ileri doğru baktığımda borsanın yatırım için ve yatırımı olanlar adına da ağırlık arttırmak için son derece cazip bir hale geldiği görüşündeyim.
Endeksin yılı 300 dolara yakın (11,000 puan civarı) bir değerde kapatma ihtimalini daha yüksek buluyor, 6-9 ay içinde 340 – 375 dolar bandına (TRY bazında 15,000 puan civarı) yükselme potansiyelinin de geçerliliğini koruduğunu düşünüyorum.
"ORTA DOĞUDAKİ GERİLİM ETKİLİ OLDU"
İlk yarıyılda çok hızlı yükselmesi ikinci yarıyıla başlarken en önemli dezavantajdı. Gerek bu pozitif faktör değişiklikleri, gerek ise düşüşle ilişkilendirilen ekonomik yavaşlama beklenmeyen gelişmeler değil.
Yüksek faizin etkisi var mı derseniz mutlaka var ancak ilk yarıyılda da faiz oranları çok farklı bir düzeyde değildi.
Sadece bu hafta Ortadoğu’da yükselen gerilim yeni bir bilgi ki bunun etkisiyle BIST Ekim ayının ilk iki işlem gününde yüzde 8 değer kaybı yaşayarak fiyatların çok ucuz sayılabileceği bir düzeye geriledi.
"İMKANI OLANLAR KAYDA DEĞER GETİRİ SAĞLAYACAK"
Riskler gerçekleştikten sonra yönetilemez. Fiyatlar ucuz değilken “hareket var ben de dahil” olayım diyenler maliyetli bir deneyim edinmiş oldu.
Bu Türkiye’ye özel bir durum da değil. Bireysel yatırımcıların her finansal araçla ilgili karar alırken şartların büyüsünden uzak kalıp, fiyatları da dikkate alması gerekiyor.
Evet bence önümüzdeki 3 çeyrek şartlar destekleyici olmaya aday. Özellikle cari fiyatlardan ilave yatırım imkanı olanların kayda değer getiri sağlama ihtimallerini yüksek buluyorum.
"BORSA DÜŞERKEN HİSSE FONLARINDA YÜKSELİŞ BEKLENMEMELİ"
Son derece normal. Biraz Nasrettin Hoca’nın doğuran kazan hikayesine benzeyecek ama ilk yarıyılda servet artışı oldu, ikinci yarıyılda da kazançların büyük bölümü geri verildi.
Alan fonlarını yönetenlerin misyonu o alan şartlarında olabilecek en iyi sonucu almaktır. Borsa düşerken hisse senedi fonlarından kimse yükseliş beklememeli.
Tüm alan fonlarını yatırımcılar ortağı oldukları bir koalisyon gibi görmeli.
İyi bir performans kaydettiğinde o alanı tercih ettiği için kendini de kutlamalı, tersi olduğunda sorumlu tutmalı.
"BEKLENTİLER SATIN ALINACAK"
Hisse senedi piyasaları diğer marketlere kıyasla daha volatildir. Hareket yukarı yönde geliştiği gibi pekala son 4 aydır olduğu gibi düşüşler de yaşanabilir.
Türkiye, çok büyük çalkantılara neden olabilecek enflasyon sorununu aşma yolunda ilerleme kaydetti. Kaçınılmaz yan etki olarak ekonomi yavaşladı ve bu 2025 yaz aylarına kadar sürmeye aday görünüyor.
Ancak 2025 ikinci yarıyıl faizlerin görece düşük olacağı, ekonomik aktivitenin ve şirket karlarının da hissedilir düzeyde artış kaydetmeye başlayacağı bir perde olmaya aday görünüyor.
Ben bu nedenle hisse senedi fiyatlarının cari bölgede kalmasının güç olduğunu, önümüzdeki 3 çeyreğin yukarıda özetlediğim beklentinin satın alınmasına konu olacağı görüşündeyim.
ALTIN YATIRIMCILARINA UYARI
Altının önümüzdeki 3 çeyrek içinde yüzde 10 daha artış kaydederek 3,000 dolara yaklaşması muhtemel. Ancak sonrasının uzun soluklu bir yatay seyre (2000-3000 dolar bandı içinde) sahne olabileceği görüşündeyim.
Döviz kurlarında ise önümüzdeki aylarda mevduat getirisinin altında kalan ancak enflasyon oranına yakınsayan bir artış daha olası gözüküyor.
Ne yaz aylarındaki gibi sabit bir seyir ne de var olan bilgi seti dahilinde olağanüstü bir artış beklemiyorum.
"BİST 11 BİN 500 PUANDAN YILI KAPATABİLİR"
Cemal Demirtaş - Ata Yatırım Araştırma Genel Müdür Yardımcısı
Borsadaki baskının birkaç sebebi var. Yüksek faiz ve enflasyon beklentilerinin henüz kırılamamış olması ve kredi faizlerinin yüksek olması, yatırımcıların yatırım tercihlerini kısa vadede mevduata yöneltmesi ve kredili işlemleri taşımanın zorluğu, hisse fiyatları üzerinde baskı yaratıyor. Öte yandan, jeopolitik endişelerin artması da genel olarak borsa üzerindeki baskıyı artırıyor. Biz yıl sonuna kadar olan süreçte, jeopolitik konularda öngörülemeyen bir gelişme olmadığı takdirde, BIST-100 endeksinin mevcut 9.000 seviyelerinden daha yüksek bir seviyede dengeleneceğini, enflasyonda düşük ve faiz indirim beklentilerinin yakınlaşmasıyla birlikte 10.500-11.500 aralığında kapanabileceğini düşünüyoruz.
"FAİZE İLİŞKİN DÜŞÜŞ BEKLENTİLERİ YÜKSELİŞ GETİRİR"
Uzun vadeli görünüm iyileşiyor. Özellikle makro dengelerde iyileşme, cari açığın azalması, sıkı para politikası ve kredi derecelendirme kuruluşlarının not artışları, son 10 yıldır giden ve son iki yıldır yeniden gelme eğiliminde olan yabancı yatırımcı girişleri açısından da umut verici. Fakat, şu anda borsa ‘dayanıklılık testi’nden geçiyor. Ekonomi programının olumlu sonuçları görülse de enflasyonun düşeceğine olan inancın sektörlere yansıması, global faiz indirim beklentileri henüz fiyatlanmıyor. Önümüzdeki 3-4 aylık dönemde, faiz indirimlerine ilişkin beklentilerin yeniden ön plana çıkmasıyla birlikte borsaya yerli yabancı ilgisinin de artacağını düşünüyoruz. Son günlerde artan jeopolitik gerginlikler ve yıl sonuna gelirken enflasyon endişelerinin devam etmesi, kısa vadede borsayı baskılıyor. Mevcut seviyelerde, borsada temel bakışla hisselerin ucuz olduğunu ve yatırımcı ilgisini yeniden cezbedecek seviyeler olduğunu düşünüyoruz.
"YÜZDE 145 GETİRİ POTANSİYELİ GÖRDÜĞÜMÜZ HİSSELER VAR"
Borsada getiri hesabı yaparken, sabit getirili menkuller gibi değerlendirmek biraz zorlaşıyor. Hisse senedi yatırımlarında daha geniş bir zaman dilimi hedeflenmeli ve özellikle kısa vadeli baskılara karşı dayanıklı olunmalı. Ağustos ayında paylaştığımız Ata Yatırım Strateji Raporunda da ‘12 aylık 14,000 endeks hedefimizin’ altını çizmiştik. Önümüzdeki süreçte özellikle en beğendiğimiz hisselerde yüzde 50 ile yüzde 145 getiri potansiyeli gördüğümüz hisseler var. Tam zamanlama vermek oldukça güç ama mevcut alınan risklerin mükafatının da en geç 2025 ikinci yarısından itibaren alınmasını beklemek yanlış olmaz.
"SERVET KAYBI YENİDEN KAZANCA DÖNEBİLİR"
BIST’te yabancı payının az olması ve büyük ölçüde yerli yatırımcı davranışlarından etkilenmesi borsaya yansıyor. Kısa vadeli dalgalanmalar olabilir fakat makro politikalar rasyonel olarak uygulanmaya devam ettiği sürece, önümüzdeki dönemde 10-15 yıldır devam eden servet kaybının yeniden kazanca dönebileceğini düşünüyoruz.
"YABANCI YATIRIMCI İLGİSİ VE DÜŞEN FAİZ, YÜKSELİŞ SÜRECİNİ DESTEKLEYECEK"
Enflasyonun ve faizlerin düşeceğine ilişkin beklentilerin güçlenmesi, orta vadeli programa olan güvenin artması ve yabancı yatırımcı ilgisinin artması borsanın düzelmesine katkı sağlayacaktır. Jeopolitik ve bölgesel endişelerin azalması ve global faiz indirimlerinin artması da bu süreci destekleyecektir.
"ALTIN MEVCUT BEKLENTİLERİ YANSITTI"
Jeopolitik endişeler ve global faiz indirim beklentileri, altını desteklemeye devam ediyor. Altının genel olarak bir koruma aracı olduğunu göz önüne alırsak, mevcut ons başına 2600-2700 dolar seviyelerinin mevcut beklentileri yansıttığını düşünüyoruz ve çok yukarı potansiyel görmüyoruz. Euro ve dolar için TL’ye karşı enflasyonun altında bir değer artışı öngörümüz var ve 2025 yılı içinde -özellikle ilk yarısında- yine TL varlıklarda kalmanın daha iyi getiri sağlayabileceğini düşünüyoruz.
"BORSADAKİ DÜŞÜŞ TRENDİ ‘GELİYORUM’ DİYEN BİR SÜREÇTİ"
Rıdvan Baştürk - Baştürk Finansal Danışmanlık Kurucusu
Borsada son iki aydır baskının arttığını görmekteyiz. Aslında geliyorum diyen bir süreçti bu. Türkiye’de enflasyonu düşürmek için uygulanan yüksek faiz (göreceli) politikasının bir sonucu olarak ekonomide yavaşlama kaçınılmaz bir sonuçtu. Gelinen duruma baktığımızda ekonomideki ivme kaybı bariz bir şekilde ortada. Eylül ayı imalat PMI verisindeki düşüş bunun en net göstergesi. Ekonomide ivme kaybı, şirket kârlılıklarının azalma beklentileri ve bunlara ek olarak jeopolitik riskler borsadaki baskıyı artırdı. Tabii borsadaki düşüşe birçok neden daha ekleyebiliriz fakat ana sebepler bunlardır. Ben Ağustos ayından bu yana borsa ile ilgili negatif görüş bildiriyorum. Genel resimde borsanın zayıf seyretmesini, olabilecek toparlanmaların ise sınırlı kalmasını bekliyorum.
"POZİTİF GELİŞMELERİN BORSAYA YANSIMASINI BEKLEMEK YANLIŞTI"
Yaşanan ekonomik olumlu gelişmeler nedeniyle bunların borsaya pozitif yansımasını beklemek zaten yanlıştı. Evet bazı konularda iyileşme var ama o kadar kötü bir yerden yukarı çıktık ki hala çıkılacak çok basamak var. Bunlar uzun yıllar boyu disiplin gerektiren işlerdir. Kredi notu en düşük seviyelerden 3-4 basamak çıktı diye bunu her şey düzelmiş gibi algılamamak gerekiyor. Dezenflasyon ve cari açıktaki düşüş başlık olarak güzel görünse de bunlar ekonomideki yavaşlamadan dolayı ortaya çıkan durumlardır. Bu nedenle aslında pozitif gibi gözükseler de arkasında ekonomideki yavaşlama olduğu için net pozitif diyemeyiz. Şunu da eklemek gerekiyor. Bir dönem borsa furyasına katılan 8 milyon insan gördük. İşin doğası gereği 8 milyon insanın para kazanması gibi bir durum zaten olamaz.
"YÜZDE 60-70 KAYIPTA OLANLAR VAR"
Bist100 yüzde 20 düştü fakat gördüğüm ve bana gelen sorulardan anladığım kadarıyla insanların çoğu yan kağıtlar dediğimiz hacimleri düşük, tam olarak ne olduğu belli olmayan hisselerde kalmışlar. Buradaki kayıplar da yüzde 60-70 düzeyinde. Bu kayıpların geri gelmesi, başa baş noktaya ulaşılması maalesef uzun bir zaman alacaktır. Tabii böyle bir zarar yaşandıktan sonra artık hisseleri satmanın da bir anlamı olmaz. Fakat uzun bir süre beklemeyi göze almaları gerekmektedir. Burada enflasyonun seyri ve TCMB’nin atacağı adımlar biraz daha belirleyici olacaktır. Bir ihtimal TCMB faiz indirimleriyle bir hikâye başlayabilir fakat onunu da başka problemleri olacaktır. Kısacası zor bir süreç.
"FULL HİSSEDE KALANLARA DİYECEK BİR ŞEY YOK"
Hisse yatırımı yapan fonların değer ve para kaybetmesi normal. Çünkü bu hisseler borsa düşse de çıksa da belirli bir oran sürekli hissede kalmak zorundalar. Burada bu fonlara paralarını koyan insanların seçici olması gerekiyor. %50 üzerinde faiz varken ve borsa tepe seviyelerdeyken tüm bunlara ek olarak Türkiye’de ekonomi yavaşlama sinyalleri verirken hala full hissede kalanlara diyecek bir şey yoktur. Bu süreç bariz bir şekilde geliyorum dedi. Benim verdiğim stratejileri uygulayanların bu kayıplardan kaçındığını görüyorum.
"TEMEL DİNAMİĞİN DÜZELMESİ ÇOK ZOR"
Evet son dönemde borsa, kriptolardan daha oynak hale geldi yorumlarını duymaya başladık. Bu hiç iyi bir durum değil. İnsanlar bu fikre kapıldıklarında borsaya küserler ve bir daha oraya adımını atmayabilirler. Borsa düşer çıkar fakat temel dinamiğinin düzelmesi çok zor. Düzelmesi için gerekenleri yazsak bu sayfa yetmez. Gereksiz halka arz çılgınlığı, ne olduğu belli olmayan şirketlerin alım satıma açık olması, sosyal medya gazları, insanların borsadan kısa sürede zengin olma hayalleri, insanların cebine göz diken patronlar, ülkenin dinamikleri vs. gibi başlıkları kısaca belirtebiliriz.
"GRAM ALTINDA YÜKSELİŞ POTANSİYELİ BEKLİYORUM"
Dolar kuru serbest piyasa yapısını uzun zamandır kaybetti. Bu nedenle bir hareket yok. Dünyadaki gelişmelere de tepki vermiyor. Bunu uzun süredir yazıyorum zaten. Burada bir ihtimal TCMB’den faiz indirim süreci başladığında yukarı ataklar görebiliriz. Dolar kuru hareketsiz olduğu için gram altını etkileyen unsur ons altın oluyor. Orada da rekor seviyeler geldi. Jeopolitik risklerin devam etmesi, küresel bazda faiz indirimleri ons altını yukarıda tutuyor. Dolar kurunun da bir noktada yukarı hareketine başlayacağını düşünürsek gram altında yukarı potansiyelin sürmesini bekliyorum. Euro tarafında ise EURUSD paritesi belirleyici oluyor. Avrupa ekonomileri çıkmaza girmiş durumda. Ben Euro ile ilgili negatif tarafta duruyorum. Euro mu dolar mı sorusunun bendeki cevabı Dolar’dır.
Dr. Erkan Kork-BankPozitif Yönetim Kurulu Başkanı
"YATIRIMCININ ÖNÜNÜ GÖREMEMESİ NORMAL"
Pay piyasaları için yapılan tahminler ve gelecek öngörüleri her zaman her şeyin normal olarak değerlendirildiği senaryolar üzerinden yapılır. Maalesef bulunduğumuz bölgede normale göre öngörüde bulunmak çok zor. Jeopolitik gelişmeler ve yaşanan kaos ortamıyla Orta Doğu’daki yangın maalesef söndürülemeyecek seviyeye doğru ilerliyor. Yatırımcının böyle bir ortamda önünü görememesi çok olağan bir durum. Yılı kapatmamıza yaklaşık 3 ay kaldı. Bu süre çok da kısa bir süre değil aslında. Çok şeyin değişebileceği, olumsuz havanın dağılarak daha stabil bir ortama kavuşulabilecek uzun bir zaman zarfından bahsediyoruz. Aracı kurumların verdiği tahmini hedeflere erişilemese dahi Borsa İstanbul’un yılı şu an bulunduğu seviyenin çok çok daha üzerinde bir noktada kapatacağına inanıyorum.
"BİST’TEN UMUTLUYUM, YIL SONUNA KADAR YÜKSELECEK"
Türkiye adına olumlu gelişmelerin yaşandığı bir yıl geçiriyoruz. Bu pozitif hava bu seneyle sınırlı kalmayıp 2025’te de sürecektir fakat içeride yaşanan olumlu gelişmeler kadar dışarıda da olumsuz gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Bölgedeki savaş hali yayılıyor ve yatırımcı bu belirsizlik ortamında yatırımını güvenli liman olarak tanımlanan altın gibi kıymetli emtialara kaydırıyor. İkinci çeyrek bilançolarının da BIST performansında aşağı yönlü etkileri oldu. Ama net bir şekilde söyleyebilirim ki; Orta Doğu’da uzun yıllardır süren ve son bir yıldır sistematik bir soykırıma dönüşen savaşın etkileri olmasaydı Borsa İstanbul bugün aracı kurumların verdiği tahmini hedeflerin çok daha üzerinde bir performansa sahip olacaktı. Ama yine de umutluyum ve endeksin yıl sonuna kadar şu an bulunduğu noktanın çok daha üzerinde bir seviyeye geleceğini düşünüyorum.
"UZUN VADELİ YATIRIMCILAR KAZANACAKTIR"
Bu noktada yatırımcıyı kısa ve uzun vadeli diye ikiye ayırmak lazım. Uzun vadeli yatırımcının kayıplarını her halükârda 2025’in ilk yarısına kadar telafi edeceğini düşünüyorum. Hatta uzun vadeli yatırımcı düşüşleri alım fırsatı olarak değerlendirip portföyüne yeni hisseler de katacaktır. Elinde nakit para bulunanlar için zaten önemli bir fırsat döneminden bahsediyoruz. Her inişin bir çıkışı olacaktır ve uzun vadeli yatırımcı da endeksteki düşüşü bu şekilde yorumlayacaktır.
"KRİZ ORTAMI BERABERİNDE FIRSAT GETİRİR"
Yılbaşından itibaren mevduatın borsaya önemli bir rakip olması ve yüksek faizlerle beraber talepteki daralmanın ardından enflasyon muhasebesinin de etkisiyle baskılanan bilançolar BIST 100 endeksinin yükselişini sınırlı bir seviyede tuttu. Endeksle birlikte hisse yoğun yatırım fonları ve BES’ler de etkilendi doğal olarak bu durumdan ama şunu unutmamalı ki; her kriz ortamı beraberinde fırsatları da getirir. Pay piyasalarının önümüzdeki süreçte ivmeleneceğini ve yatırımcıyı mutlu edeceğini düşünüyorum.
"EKONOMİK PROGRAM İYİ ÇALIŞIYOR"
Orta Doğu’daki jeopolitik gerilimin etkileri zamanla soğuma evresine girecektir. Zaten küreselde bir faiz indirim furyası başladı. Bizde de yakın zamanda başlayacaktır diye umuyorum. Borsa İstanbul da bu süreçten olumlu etkilenecektir. Ekonomik program iyi işliyor, yabancı yatırımcı da bu süreçte ibreyi Türkiye’ye doğru çevirdiğin de ki yakında güzel haberler gelecektir BIST100’ün çok daha iyi bir seviyeye ulaşabileceğini düşünüyorum. Endeks şu an bulunduğu seviyeden çok daha yukarı bir seviyeye ulaşacaktır.
"ALTIN 2025’İN İLK YARISINDA 3000 DOLARA ULAŞABİLİR"
Altın bir yılda yüzde 40'dan fazla değer kazandı. FED’in sert faiz indirimi sonrasında da rekor seviyelere yükseldi. Jeopolitik gelişmelerin yanında merkez bankalarının da güçlü alımları var. Bu alımlar yeni yılda artarak devam edecek. Bu gelişmeler ışığında 2025’in ilk yarısında ons altının 3 bin dolara ulaşabileceğini düşünüyorum. Bu yükseliş gram altında tarafına da pozitif yansıyacaktır. Döviz kuru ise uzun bir süredir yatay seyrediyor. Yılsonu dolar/TL kurunun 35-36, euro/TL kurunun ise 38 bandında kalacağını düşünüyorum.
Ali Eşelioğlu - CoinTr Ceo’su
"BITCOIN 52 BİN 500 DOLARA KADAR DÜŞEBİLİR"
Lider kripto para birimleri Bitcoin ve Ethereum için yakın vadede volatilite ve belirsizlik devam edebilir. Bitcoin’in 62.800 dolara kadar düşmesi ve ardından 200 günlük hareketli ortalama olan 63.660 dolar seviyesinin üzerine çıkması teknik olarak kısa vadeli bir toparlanma sinyali vermişti. Ancak Orta Doğu'da yaşanan gerginliklerin tırmanması ve belirsizlikler piyasadaki satış baskısını artırarak Bitcoin'in tekrar 200 günlük hareketli ortalamanın altına inmesine neden oldu. Jeopolitik riskler kripto piyasasını da etkiliyor ve olası bir düşüş senaryosunda Bitcoin fiyatının 57.500 dolar seviyesine kadar geri çekilebileceği öngörülüyor. Bu destek noktası kırıldığı takdirde düşüş daha da derinleşerek Bitcoin 52.500 dolara kadar inebilir.
Ethereum tarafında da benzer bir durum söz konusu. Orta Doğu’daki gerginliklerin etkisiyle 2.650 dolar seviyesinden satış gören Ethereum, 30 günlük hareketli ortalamada bulduğu desteği korumaya çalışıyor. Ancak 2.350 doların altına düşmesi satış baskısının devam ettiğini gösteriyor. Ethereum, bu seviyede destek bulamazsa 2.125 dolara kadar düşebilir. Ancak satış baskısına karşı koyup toparlanma gösterirse Bitcoin'de olduğu gibi yukarı yönlü bir hareketle önce 2.450 dolar, ardından da 2.700 dolar seviyelerine kadar bir yükseliş potansiyeli söz konusu.
Kripto para piyasasının bu sıkışma döneminden çıkabilmesi küresel piyasalardaki risk algısının azalması ve olumlu haber akışları ile mümkün olabilir. Teknik seviyelerde önemli desteklerin kaybedilmesi durumunda fiyatlarda derinleşen düşüşler yaşanabilirken, yukarı yönlü kırılımlar yeni bir boğa hareketini tetikleyebilir. Özellikle Bitcoin ve Ethereum için jeopolitik gelişmeler ve yatırımcı güveni bu süreçte belirleyici olacak.
ABD SEÇİMLERİ KRİPTO PARALARI NASIL ETKİLEYECEK?
ABD seçimlerinin kesin bir yükseliş ya da düşüş yaratıp yaratmayacağı kesin olarak söylenemez çünkü seçim sonuçları ve adayların politikaları farklı sonuçlar doğurabilir. Donald Trump'ın seçilmesi durumunda kripto paraların benimsenme sürecinin hızlanacağı ve daha büyük adımlar atılacağı öngörülüyor, bu da piyasa için yükseliş sinyalleri verebilir. Öte yandan Kamala Harris’in de yapay zeka ve dijital varlıklar konusundaki olumlu açıklamaları, kendisinin seçilmesi durumunda piyasanın negatif bir etkilenmeyebileceğini gösteriyor. Seçim sürecinde volatilitenin artması beklenir, ancak belirsizliğin sona ermesiyle birlikte piyasalar üzerinde olumlu bir etki oluşabilir. Kesin bir yükseliş veya düşüş ise, seçim sonucuna ve her iki adayın kripto paralara yönelik politikalarına bağlı olarak gelişecektir.
"İSRAİL SALDIRILARI SONRASI ETF’LERDE ÇIKIŞ VAR"
İran’ın İsrail’e düzenlediği saldırıya kadar geçen 8 günlük süreçte Bitcoin ETF’lerinde olumlu bir trend yakalanmıştı. Ancak saldırı günü Spot Bitcoin ETF’lerinden 243 milyon dolarlık bir çıkış gerçekleşti. Aynı dönemde, pozitif akışlar görülmeye başlanan Spot Ethereum ETF’lerinden ise 48,6 milyon dolarlık bir çıkış oldu. Jeopolitik gerginlikler olmasaydı ETF yatırımcıları Bitcoin ve Ethereum’a yönelik olumlu bir bakış açısıyla yatırımlarını sürdürmeye devam edebilirdi. Ancak gerginliklerin tırmanmasıyla birlikte çıkışlar başladı. İran ve İsrail arasındaki gerginlik azalır ve daha olumlu bir atmosfer oluşursa merkez bankalarının faiz indirimlerinin de etkisiyle ETF'lerde ciddi alımlar gözlemlenebilir.
"KÜÇÜK YATIRIMCILAR BÜYÜK ZARARA UĞRATILIYOR"
Kripto para piyasasında binlerce farklı token ve coin bulunması çeşitlilik açısından cazip görünse de beraberinde ciddi riskleri de getiriyor. Düşük hacimli kripto paralar spekülatif ve manipülatif hareketlere oldukça açıktır. Büyük yatırımcılar, küçük yatırımcıları yüksek getiri vaatleriyle etkileyip fiyatları yapay olarak şişirir, ardından piyasadan çıkarak kâr elde ederken küçük yatırımcılar zarara uğrar. Bu "pump and dump" olarak bilinen manipülasyon modeli maalesef kripto piyasasında sıkça karşılaşılan bir durumdur. Bu noktada önemli olan yatırımcıların bilinçli hareket etmeleridir. Her kripto para projesi arkasındaki teknoloji, ekibi, kullanım alanı ve potansiyeli ile değerlendirilmelidir. Sadece fiyatı düşük olduğu için bir coine yatırım yapmak veya kısa sürede büyük kazanç vaatlerine inanmak, ciddi kayıplara yol açabilir. Bu yüzden kripto paralar konusunda derinlemesine bilgi sahibi olmak, piyasa okuryazarlığını geliştirmek ve manipülatif hareketlere karşı dikkatli olmak büyük önem taşır. Yani kripto para piyasasındaki çeşitli fırsatlar her ne kadar cazip görünse de yatırımcıların gerçekçi olmayan beklentilerden kaçınması ve manipülasyona açık projelere karşı temkinli yaklaşması gerekir. Piyasanın büyümesiyle birlikte bu tür spekülatif hareketlerin de azalması uzun vadede daha sağlam ve sürdürülebilir bir yapı oluşturulmasına katkı sağlayacaktır.
"KRİPTO PARA OKURYAZARLIĞI YAPILMALI"
Kripto para okuryazarlığı üzerine bir çalışma kesinlikle yapılmalıdır. Kripto paraların ve blockchain teknolojisinin giderek yaygınlaştığı günümüzde, bu alandaki bilgi eksikliği yatırımcılar için büyük riskler doğurabilir. Kripto para okuryazarlığı, yatırımcılara piyasaları daha iyi anlamaları, doğru stratejiler geliştirmeleri ve potansiyel risklere karşı kendilerini koruyabilmeleri için rehberlik eder. Ayrıca, bilinçli yatırımcıların artması, piyasada daha istikrarlı ve sağlıklı bir büyüme sağlar. Bu nedenle, bu alanda eğitim ve farkındalık çalışmalarına ihtiyaç var.
"KRİPTO PARAYA VERGİ GETİRİLMESİ ZOR"
Kısa vadede kripto paraya vergi getirilmesi zor görünüyor, çünkü yatırımcıların ilgisini azaltmamak önemli bir öncelik. Ancak uzun vadede bu durum değişebilir. Eğer vergi getirilirse, yatırımcılar işlemlerini farklı platformlara kaydırarak vergiden kaçınmaya çalışabilir, bu da denetimi zorlaştırır. Ayrıca, kripto paraların global yapısı nedeniyle, yurtdışından gelen ilgi de azalabilir. Bu da ekosistemin yerel büyümesini olumsuz etkileyebilir. Ancak, geçtiğimiz hafta otoritelerce yapılan açıklamalarda hem borsa hem de kripto paralarla ilgili vergi ihtimalinin gündemden kalktığı bildirildi.